loading...

31 Ocak 2018 Çarşamba

Abdullâh Saîd el-Müderris

20 Soruda Delilleriyle Oruç Fıkhı





Abdullah Rıza Ergüven

Dinlerin Kökeni ve İslam'da Reform




Dinlerin Kökeni ve İslam'da Reform adlı yapıtında Abdullah Rıza Ergüven, sorunu ayrıntılarıyla inceleyip araştırıyor. Şöyle diyor Ergüven; "Türkiye'yi VII. Yüzyıl ilkel Arap yağmacılığına açık tutanlar, Şeriat diye bağırıp duruyor sokaklarda. Bunlar çıkarlarını Suudi Şeyhlerinin petrol paralarına dayanan, kendini bilmeyen kişiler! Dinde "reform" yapmamız için soyunu sopunu bilmemiz gerek din olgusunun. Bu nedenle dinlerin kökenini inceledik Dinlerin Kökeni bölümünde. Yetersiz insan, umutsuz, korkulu insan; dine sarıldığı gibi büyüye de sarılıyor! Büyüyle gerçekleştiremediğini dinle doyurmak istiyor. Kimler bunlar; düşlere, düşlemlere, imgesel olurlara yaslananlar? Dinsel Eğilim bölümünde inceledik bunu da!


Doğa Yıkımları, Muhammed'in Peygamberliği, Nasıl Oldu'da Müslüman Olduk, Gizemciler, XIX-XX. Yüzyıllar, Tanrıların Ölümü bg. bölümlerinde olayları, olguları bütün gerçekleriyle yansıtmaya, yüzyıllarca durmadan çarpıtılan tarihi açıklayıp aydınlatmaya çalıştık.



Din sözcüleri doğa yıkımlarını, ölümü kendi çıkarlarına yontarak Ötedünya düşlemleriyle gerçek yaşamı yadsıyıp Cennet-Cehennem, Huri-Gılman isterileriyle yazıklı insanları 1400 yıldan beri oyalamaya, aldatmaya çalıştılar. Her şeyi, insanı, onun değerlerini kötüleyip Ötedünya denilen kör kuyulara aktardılar. Dinsözcükleri ve yandaşları imgetanrıları kana boyayıp egemenliklerini yoksul insanlar üstüne kurarak dini işkence makinesine dönüştürdüler.



Halkı Arap ve dili Arapça olmayan Türkiye, bütün Anadolu; çağdaş uygarlığa taş çıkartırcasına, Arapça bağırtılı hoparlör tarlasına döndü Edirne'den Ardahan'a! İslam'da Reform'u ilgiyle okuyacağınıza inanıyoruz.





Dili: Türkçe
Yayınevi: Berfin Yayınları

İlk Baskı Yılı : 2007
Sayfa Sayısı : 576
Dil : Türkçe


Tanrıları Nasıl Yarattık



Yazar: Abdullah Rıza Ergüven
Yayınevi : Berfin Yayınları , Araştırma - İnceleme Dizisi

Tanrıları nasıl yarattık,

elimiz ayağımız kurgumuzla 
onları çamurdan yaptık.
Ürkümüz korkumuz çıkarımızla
çamurdan yaptık onları!

Ay'a tanrı, Güneş'e tanrı dedik
bilmem neyin nesine tanrı.
Din kılıç oldu kesildik
dada da dada da dada daaa
bilmeyen var mı aramızda?

Dinler yakıtını bitirdi mi ölür. Bütün dinler ergeç ölecek... Neden? Çünkü yakıtı bitmek zorunda! Eskiçağ Anadolu dinlerinden, örneğin Hitit dininden ne kaldı şimdi? Hani Sumerlerin dini? Hem öyle bir değil, 150 tanrı vardı!

"Dinin de yakıtı mı olur?" demeyin! Din yapısını örerken, birtakım kurgular, imgeler, varsamalar kullanır... Kullanan da insan! Hem kullanır, hem yapar; ondan sonra da bu "Allah" der, bu "Tanrı" der! Hiçbiri gerçekler üzerine kurulmamıştır. Peki, öyle de niçin kurulup yaratılmıştır? Uzun tartışmalara girişmeden özetle yanıtlayayım: Din, insanın korkusu, çıkarı, onmazlığı üzerine kurulmuştur. İnsan başarısızlığı karşısında, onmasızlıklarında tanrıları aramayıp; kendine güvenseydi, sayıları 300 milyonu aşkın düzmece tanrıların hiçbiri, kafalara çivilenmeyecekti!


Dili: Türkçe
Yayınevi: Berfin Yayınları
İlk Baskı Yılı : 2001
Sayfa Sayısı : 366









Abdullah Pamuk

Lokman Hekim'den Öğütler (Sohbet-013)


"Lokman Hekimden Öğütler" adı altında çıkan eserimiz, her insanın hayatta tatbik etmesi gerekli öğütleri ihtiva etmektedir. Çeşitli eserlerden faydalanılarak ortaya çıkarılan bu eser, ahlaki yönümüzün dumura uğradığı şu zamanda başucunda bulunması gereken eserlerin başında yer almaktadır. Tıbbi, ahlaki, iktisadi öğütlerin yer aldığı bu kitap, okuyan her ferde hitap etmektedir.


Yayınevi: Pamuk Yayıncılık
Kapak : İdris Pamuk
Baskı Hazırlık : Abdullah Pamuk
Sayfa Sayısı : 48
Dil : Türkçe

Abdullah Özbek

Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed






Abdullah Muradoğlu

Öldüren Sır : Garih


Üzeyir Garih, mensup olduğu aile, etnik/dini kökeni, iş hayatı, yaşam tarzı, farklı kişiliği, uluslararası ilişkileri ve ilginç yorumlarıyla, alışılagelen Musevi tipinin dışında kalan bir isim. Garih Mason'du, Lotaryan'dı. Dünya Yahudi Lobisi'nin önemli isimlerinden biriydi. Kendi ifadesiyle muhafazakar ve Allah'a inanan bir mü'mindi.
Garih'in adeta bir labirenti andıran, ancak kendi içinde de son derece tutarlı olduğu anlaşılan gizli dünyası bir bakıma Türkiye'nin toplumsal/kültürel dokusunun haritasını da çiziyor. Garih'in labirenti bir tarih galerisi niteliği taşıyor; 1900'lerin başında Bağdat'tan İstanbul'a göç eden Musevi bir ailenin yüz yıllık öyksünü içeriyor.
Gazeteci-Yazar Abdullah Muradoğlu, Garih'in labirentinde yer alan olaylara ve kişilere ilişkin önemli bilgiler veriyor. Kitapta resmi tarihin dışında kalan toplumsal tarihimize ait pek çok gerçekle yüzyüze geliyorsunuz. Garih'in 72 yıllık hayatından önemli anekdotların yer aldığı kitapta, 1940'larda zor günler yaşayan Musevilere kucak açan bir tarikat hakkında ilginç bilgiler veriliyor.
Kitapta Garih Cinayeti Davası bütün yönleriyle ele alınıyor. Pek çok iddia ve komplo teorisi de ayrıntılarıyla veriliyor. Muradoğlu'nun kaleme aldığı, "Garih: Sıradışı Bir Musevinin Portresi" kitabında Üzeyir Garih'in bir rüya ile başlayan ve dramatik bir biçimde kanlı bıçak darbeleriyle son bulan gizemli hayatına ayna tutuluyor.


Abdullah - Gülçin Tanrınınkulu

Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Mektupları ve Tiyatro Eleştirileri






Abdullah el-Mevsıli

Aldanmayalım


Abdullah el-Mevsıli 
İNCELEME ARAŞTIRMA ESERLERİ 

   
Çevirmen: Bekir Salihoğlu
Yayın Tarihi 2007-05-01
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 159



Abdullah Ekinci

Ortadoğu'da Marjinal Bir Hareket (Karmatiler) Ortadoğuda İlk Sosyalist Yapılanma


Abdullah Ekinci 
ODAK YAYINEVİ 

   
Yayın Tarihi 2005-01-01
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 322



Abdullah İbn Rıdvan

Tevarih-i Deşt-i Kıpçak an Hıtta-i Kırım veya Tevarih-i Tatar Hanan-ı Kadim ve Ahval-i Deşt-i Kıpçak




Çeviren: M. Akif Erdoğru
Hazırlayan:  Selçuk Uysal
Yayınevi: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi,, 2012
Yayın Yeri: İzmir
Dili: Türkçe



Abdullah Battal

Kazan Türkleri




Abdullah Baştürk

Yargı Önünde Savunma 





Abdullah Azzam

Tevbe Suresinin Gölgesinde Cihad Dersleri


Link: https://yadi.sk/i/BcnmBDei3RxnvU







İslam Akidesinin Özellikleri


Şehid Abdullah Azzam 
VURAL YAYINCILIK 

İslam Akidesinin Özellikleri Sekiz Bölümden oluşmaktadır. 
* Akide ve Tevhid'in mahiyeti hakkında. 
* İnsanlığın içinde bulunduğu çıkmazın gerçek akidenin tahrif edilmesi neticesi olduğu ve ilimle din arasındaki uyuşmazlığın sahih akidenin bilinmemesinden kaynaklandığı hakkında. 
İslam Akidesi'nin özellikleri hakkında.
* İslam Akidesi'nin özellikleri hakkında.
   
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 105




Abdullah Arıdoru

Meşhurlardan Espriler



Bir çok alanda kendimize örnek aldığımız tarihin ender şahsiyetleri de gülüp güldürürlerdi. Onların hayatı, ibretli nükteler, tebessüm ettirici esprilerle süslüydü. "Meşhurlardan Espriler"de onların gülen, güldüren, gerektiğinde muhatabı susturan, düşündüren, öğreten yönlerinden örnekler bulacaksınız. Asırlar öncesinden günümüze kadar uzanan bu yelpazede peygamberlerin, sahabilerin, maneviyat büyüklerinin, padişahların, yazarların esprilerini, nüktelerini görmeye en azından gülümsemeye ne dersiniz?


Abdulkudüs Bingöl

Gelenbevi İsmail






Abdülkerim Süruş

Kim Savaşım Verebilir


Abdülkerim Süruş 

Ağıtlı çileli bir dünyanın sevinçler ve tebessümlerle bezeli ümitlerin, çok gürlemesi rengindeki ülkülerin, bir ela gözün o derin ahenginde süzülen hüznün, hülasa aşkın bir şırıltı halinde kaynadığı dünyada yaşayıp ta şairliğe "hayır" demek kalbi özür özürlülüğe delalet olacaksa, biz bundan kendimizi azat ettik ve tarihin en asil ama girift, en çok bilinen ama öcü mesabesinde yadırganan işine girdik. Şiir nedir sorusuna kendimi hiç muhatab tutmadım. Bir çağlayanın değişik mecralardaki ahengine tanım getirmek bilme adına yapılacak en büyük ukalalık olurdu. Bir şırıltı, bir şelale, bir sızış, bir ebedi hitabet, derin bir akış, ovaları yırtan kavsiyet, velhasıl ses, tabiat, ahenk üçleminde birlik üstü duygu ve gaye mızrağı: Enbiyanın elinde delil, Evliyanın elinde hikmet, insanın elinde söz.
   
Çevirmen: Sabah Kara
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 102


Abdulkerim Abdulkadiroğlu

Beliğ






Abdulkadir Rahbavi

Ahiret Günü


Abdulkadir Rahbavi 
BEKA YAYINLARI 

Ebu Said el-Hudri r.a.'dan Rasulullah s.a.v: Mü'minler cehennem hesabından kurtulduklarında, cennet ve cehennem arasında bir köprüde tutulup, dünya hayatında aralarında geçen haksızlıklar görüşülüp ödeştirilirler. Neticede haksızlıklardan temizlenip arındırıldıklarında kendilerine cennete girme izni verilir.
Muhammad'in canını elinde tutan Allah'a yemin olsun ki, sizden birinizin cenneteki yeri dünyadaki yerinde çok iyi belli olur, buyurmuştur.
(Buhari Muhtasarı, Hadis No:1113)

   
Yayın Tarihi 2006-01-01
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 244

Abdülkadir Geylani

Atiyye-i Sübhaniye Yüce Allah'ın İhsanı


Seyyid Abdülkadir Geylani 
KİTSAN BASIM YAYIN 

“ Ya Rabbi. Hangi namazdır ki, beni sana yaklaştırır. 
Cenâb-ı Allah buyurdu ki: 
Ya Gavsül Azam. Bana yakın olan namaz odur ki, o namazda benden gayrısı olmaya namaz kılan da bende kaybola.”
Bu mertebedeki Evliyâullah’ın kurb-i feraiz ve kurb-i nevâfilin tecellisi ile cisimleri rûh olmuştur. Zâhirî yaşamlarını ister rûh, isterse cisim şeklinde sürdürürler. Zaten mevt-i ihtiyârinin sırrı da budur.
   
Çevirmen: Cabbarzade Mehmet Arif
Yayın Tarihi 2009-12-01
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 250





Cilau'l Hatır Yolun Esasları


Seyyid Abdülkadir Geylani 
GELENEK YAYINCILIK 

“Arif öyle bir nura sahiptir’ki, bu sayede Allah’a ne derece yakın olduğunu görür: Allah’ın da kendi kalbine nekadar yakın olduğunu bilir. Meleklerin ve nebilerin ruhlarını görür. Sıddikların ruhlarını ve kalplerini görür. Onların hal ve makamlarını seyreder. Bütün bunlar kalbinin derinliklerinde ve sırrının safasında gerçekleşir. O Rabbi ile ebedi bir ferahlık içerisindedir. O artık Rabbinden alan ve O’nun halkına dağıtan bir vasıtadır. Eğer Allah Teala ve O’nun zikri seninle beraber ise korkma; kalbin O’nun kurbiyeti ile dolar. Şeytan, heva ve dünyadan gelen havatır senden kaçar. Eğer nefis, heva, şeytan ve dünyadan gelen hatırdan yüz çevirirsen ahiret hatırı sana gelir. Sonra melekten sana hatır gelir. Son olarak da Hak’tan sana bir hatır gelir ki, bu hedeftir.”

Geylani Kitaplığı’nın Türkçe’de ilk defa yayınlanan bu üçünçü kitabında, Gavs-ı Azam ruhlara ve gönüllere hitap etmeyi sürdürüyor, tasavvufun inceliklerini ve bu yolun inceliklerini öğretiyor.
gizle

   
Çevirmen: Prof.Dr. Dilaver Gürer
Yayın Tarihi 2009-01-01
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 220




El-Fethu'r - Rabbani / Alemlerin Anahtarı


Bu eser, Kadirilik yolunun önderi büyük mutasavvıf, büyük mürşid Abdülkadir Geylani Hazretlerinin yaptığı vaaz ve sohbetlerin, müridlerince derlenmesinden oluşuyor. Geylani Hazretlerinin tasavvufi yaklaşımını derli toplu bir şekilde içeren bu kitapta, manevi gelişim yolları, kişiyi insan-ı kamil mertebesine yükselten yöntemler, en etkili biçimde doğrudan hitap cümleleriyle öğretiliyor.
Bu kitap, kalbindeki ışığı söndürmek değil beslemek isteyenler için; görünenin ötesine varmak, gizli olana ulaşmak için, kısaca Büyük Mürşid'in dizinin dibine oturmaya karar veren herkes içindir.
Hz. Geylani'nin üslubu gayet renklidir; her seviyeden anlayış sahibinin istifade edeceği meseleler, öğütler ve kıssalara bezeli bu rehber kitap, gönüllerimizi yumuşatmaya, eylemlerimize çekidüzen vermeye, Ahiret kaygısını daha da güçlendirmeye vesile olacaksa ne mutlu.


Dili: Türkçe
Yayınevi: Gelenek Yayınları
İlk Baskı Yılı : 2005
Sayfa Sayısı : 45



Fütuhu'l Gayb

Seyyid Abdülkadir Geylani 
GELENEK YAYINCILIK 
Bu eser; yine -yıldızlara daha yakın ve ufku daha engin- bir dağ misali, yukarıları gözleyebilmek adına hususi bir rasathanedir ve bu yönüyle has daireye hitab etmektedir. Fakat bu rasathane; yukarıdan nasıl görüldüğümüzün müşahedesini yapabilmemiz adına, yine o dağ misali alemimize nazır ve ahvalimize hakim bir makam olması sebebiyle umumidir ve bu yönüyle de her birimize hitab etmektedir. Buna havi bir eser ise ancak bir şaheserdir. Şaheser olduğunun bir diğer isbatı da, müellifinin "şah" olduğuna hiç kimsenin bir itirazda bulunmayışıdır.
   
Çevirmen: İlyas Aslan
Çevirmen: Derya Çakır
Yayın Tarihi 2003-01-07
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 212



Gavsiye Açıklaması


"Tasavvuf"tan gaye, kişinin Allâh'ı bilmesi; Allâh indinde ve ilminde "yok"luğunu hissedip yaşaması; ve nihayet "Allâh ismiyle işaret olunan BÂKÎ"dir hükmünün tesbit olmasıdır.

Yüzyıllarca insanlar, bu gâye ile sayısız çalışmalar yapmış, bu yolda elde ettikleri bilgileri, diğer hemcinsleriyle paylaşmak üzere sayısız eserler vermişlerdir.

Hazreti Muhammed Mustafa aleyhisselâmın tebliğine kulak veren ve Kur'ân-ı Kerîmi anlamaya çalışanlar, yaptıkları sayısız çalışmalardan sonra iki ana görüş çevresinde biraraya gelmişlerdir.

A- "Allâh" adıyla işaret edileni insanın ve kâinâtın ÖTESİNDE; insanın dışında; bir TANRI gibi kâbul edenler.

B- "Allâh" adıyla işaret edileni, sonsuz ve sınırsız AHAD olarak anlayıp; Allâh kavramı dışında "gayrı varlık" ve hatta "gayrı" düşüncesi kabûl etmeyenler.

   
Baskı Sayısı 6. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 278




Gunye'tüt Talibin İlim ve Esrar Hazinesi




Dostlarım ve talebem böyle bir kitabın yazılması için çok rica ve ısrar ettiler. Sözleri ve işleri koruyucu, gizlileri ve kalplerde olanları ve niyetleri bilici, istediği şeyi kolaylaştırıcı, nimet ve ihsan edici ancak Allahü Teala'dır. Kalbleri gösterişten, nifak ve ihlassızlıktan temizlemek, günahları sevaba tebdil etmek için yalvarmak ve sığınmak yalnız Allahü Teala'yadır. "Cenabı Hak ve Kadiri mutlak hazretleri günahları affedicidir." Gafir suresi, üçüncü ayeti kerimesinden anlaşılan bu mana, günah ve hataları mağfiret ve kullarına tevbesini kabul edicidir.
Yukarıda geçen dost ve talebelerimin farzları, sünnetleri ve edebleri öğrenme hususunda gayretlerini görünce, onlara faydalı olmak ve ahrette kurtulmak ümidiyle, salihlerin, din büyüklerinin ahlak ve yolunu bu kitaba topladım ve ismini (Gunyetün li-tâlibi tarîkı'l-hak) koydum. Yani hak yolunu isteyen talebe için yeterli bilgileri ihtiva eden bir kitabdır.
Bu binlerce velinin gönüller kubbesidir,
Bu arş’dan haber veren Gavs-ı Azam türbesidir.
Bu cihanın güneşi, bu zulmetleri silen,
Bu kalpleri çeken bunun cazibesidir.
Bu her dilde dolaşan, her gönlü ateşleyen,
Kararmış insanlığın gerçek mürebbisidir.
İlmiyle, kemaliyle hilkat garibesidir,
İman İslam ve dinin sarsılmaz kalesidir.

- A. Faruk Meyan




Mektubat-ı Geylani Gavsül-Azam Abdülkadir Geylaninin Mektupları



KİTSAN BASIM YAYIN 

Seyyid Hüseyin Fevzî Paşa’nın ve âhirete intikâl etmiş olan zevât-ı kirâm’ların da makaamları yüce, kabirleri nûrlara gark olarak Ruhlârı şâd olsun.
Acem Melikine gönderilen bu 15 mektup, dikkatle tetkik edildiğinde görülecektir ki, Gavs’ın Kur’ân-ı Kerîm’e ait yorumlarını, islâmî hakîkatlerin açıklanmasını ihtivâ eden ve herbiri bir yüce eser niteliğinde emsalsiz tefsir ve hikmetlerden oluşmaktadır.
15 mektup içersinde Kur’ân-ı Kerîm’den tam 275 âyet-i kerîmenin bâtınî tefsiri yapılmış, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen kelime, âyet ve kıssaların ledünni hikmetleri üzerinde durulmuş, tefsir ilâhi sırların ve ilâhi hikmetlerin açıklanmasını sağlayarak Gavs’ın dilinden insanlığa rahmet olarak sunulmuştur.
Eserin Gavs’ül-âzâm’a ait olması yeterlidir, tüm övgülerden üstündür ve onun imzası ve tasdiki olan herşey gibi bu eser de elbetteki İslâm’ın rûhunu aksettiren bir ulu yorum ve mü’minlerin vazgeçemeyeceği bir değerli hazinedir.
Hele hikmetler söyleyen Hazreti Abdülkâdir Geylânî’nin dilinden anlayan O’na yakın kişilerce ikinci bir yorum yapılmışsa, eserin değeri, okuyucu için müstesnâ bir genişliğe erişir.
Yayınevimiz bu hususu da dikkate alarak, eserin baskısını yapmadan evvel kendisinin de içinde bulunduğu bir tasavvuf grubu oluşturmuş ve 15 mektubu tekrar tercüme ettirdikten sonra sûrelerin, âyet-i kerîmelerin numaraları ve Arapçaları konmuş ve bu heyete ayrı bir yorum daha yaptırmıştır ki, bu çalışmalar bu yolun isteklisi olan talîpkârlara eserin daha anlaşılabilmesi yönünden faideli olarak eserin önemini büsbütün arttırmıştır.
Bir heyet tarafından mektuplar üzerinde yapılan yorum İslâm düşüncesi açısından son derece öenmlidir. Çünkü İslâm büyüklerinin sözleri birer hikmettir, ilâhî sırlara âit açıklamalardır ama onların da kelime kelime yeniden ele alınması çağın ilmi ve çağın dili ile yorumlanması zorunludur.


   
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE
Sayfa Sayısı 316







Sırru'l Esrar Sırların Sırrı



Abdülkadir Geylani 
GELENEK YAYINCILIK 

O halde, ey kardeşler! Kendinize gelin ve töve ile Rabbinizin bağışlamasına koşun. Yola koyulun, bu ruhani kafileler ile birlikte Rabbinize dönün. Yakında yol sona erer ve o aleme gidecek arkadaş bulunamaz. Bizler, bu adi-harap dünyayı arıtmak ve pis nefsani işlerden hoşnut olmak için gelmedik. Zira sizin için endişeli bir beklenti içinde olan Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Üzüntü ve endişem, kıyamete yakın zamanda yaşayacak ümmetim içindir. 
Bize indirilen ilim iki çeşittir; zahir ve batın. Yani şeriat ve marifet. Şeriat ile emir zahirimize, marifet ile emir de batınımıza yöneliktir. Böylece ikisinin bir araya gelmesinden hakikat ilmi doğar. O, birbirlerine kavuşup karışabilmeleri çin iki büyük su kütlesini serbest bırakmıştır. (Ama) aralarında aşamayacakları bir engel var (Rahman, 55/19-20) ayetinde ifade edildiği gibi. Yoksa mücerret zahir ile hakikat elde edilemez ve gayeye ulaşılamaz. Kamil ibadet, ikisiyle de olandır, biriyle olan değil. Ben, cinleri ve insanları yalnızca (beni tanımaları ve) bana kulluk etmeleri için yarattım (Zariyat, 51/56) ayetinde belirtildiği gibi. Burada bana kulluk etmeleri için'in anlamı, beni tanımaları için'dir. Onu tanımayan bilmeyen birisi, kendisine nasıl kulluk edecektir!?


   
Çevirmen: Mehmet Eren
Yayın Tarihi 2006-02-20
Baskı Sayısı 1. Baskı
Dil TÜRKÇE

Sayfa Sayısı 112






Zuhuratiyeyi Geylaniye








Abdülhamit Kırmızı

Abdülhamid’in Valileri Osmanlı Vilayet İdaresi 1895 - 1908



Modern bir merkezi devlete dönüşüm sürecinde İmparatorluğun taşra idaresinde yaşanan değişimi hikaye eden bu kitap, Birinci Meşrutiyet devrinin son 13 yılının vilayet idaresine valiler perspektifinden yaklaşıyor. II. Abdülhamid’in Yıldız Sarayı’nda güç temerküzünü tamamladığı 1895 yılından, muhalif İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin idareyi ele geçirdiği Temmuz 1908 İhtilali’ne kadarki dönemde 29 vilayette 90’ın üstünde vali görev yaptı. Osmanlı Devleti’nin son dönemindeki bu idare modelini önceki dönemlerin reformlarına atıfla kesif bir incelemeye tabi tutan yazar; valileri, güncel olaylar ışığı altında emperyal ve yerel düzeyde çeşitli kurumlarla, gruplarla ve kişilerle boğuşurken resmediyor. Osmanlı Devleti’nin yüksek idarecilerinin zihniyetine, iki yüzyıl arasındaki geçiş zamanının ruhuna ve merkezle vilayetler arasındaki güç mücadelelerine ışık tutuyor. Devlet işleyişini taşra gözlüğünden inceleyen bu çalışma, vilayetlerle merkezin karşılıklı bağımlılığını devletin merkezileşmesi bağlamında ele alıyor.
Yoğun bir arşiv çalışmasına dayanan bu kitap; sadece bir idare sistemi olarak Hamidiye otokrasisinin doğasını değil, zengin bir tarihi olan Türk bürokrasi kültürünü de daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
“Osmanlı taşrasının tarihi yazılmamıştır. Asıl önemlisi, Sultan Abdülhamid dönemi taşrası, 33 yıla layık bir biçimde incelenmemiştir. Oysa Hamidiye dönemi taşradaki değişiklik demektir. Anadolu halkı Hamidiye dönemindeki uzun barış, alt yapısal yatırımlar ve zenginlikler dolayısıyla II. Abdülhamid’e merbutturlar. (...) Osmanlı taşrasının modernleşmesi “Geç Tanzimat” diyebileceğimiz 19. asrın son çeyreğine ait bir vakıadır. Onu iyi incelemek zorundayız. Önümüzdeki bu çalışma Sultan Abdülhamid devri taşra bürokrasisi üzerine bize önemli bilgiler getiriyor.”
Prof. Dr. İlber Ortaylı


Abdullah Saydam

Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876) Abdullah Saydam  TÜRK TARİH KURUMU   Fazla uğraştıran olaylar arasında, kaybedilen toprakl...